Çerez Örnek
canlı destek
Bir Yüzü Asla Unutmayan Dedektifler

Bir Yüzü Asla Unutmayan Dedektifler: Londra'nın yeni “süper tanıyanlar” ekibi, polislikte bir devrime ilham verebilir.

Yazar: Patrick Radden Keefe

(Çeviren: Belkıs Durmuş)

22 Ağustos 2016

 

Londra’da halk otobüslerinde farklı kişileri takip ederek cinsel tacizde bulunan bir adam 2014 yılının bir yaz ayında bir öğleden sonra 253 numaralı otobüste 15 yaşında bir genç kıza ve aynı yılın ekim ayında başka bir otobüste 21 yaşındaki bir kadına saldırıda bulunmuştu. Aynı kişi Mart 2015’te 168 numaralı otobüste genç bir erkek çocuğuna uygunsuz bir şekilde dokunarak cinsel tacizde bulunmuş ve bu olayların hemen ardından sokak kalabalıklarına karışarak olay mahallinden uzaklaşmıştı. Ancak her seferinde bir iz bıraktı çünkü Londra'da tüm otobüsler kapalı devre televizyon sistemleri yani gizli kameralar ile izlenmekteydi.

Transit polisi her cinsel saldırının görüntülerini oynatırken, aynı orta yaşlı adamı gözlük ve siyah bir parka içinde gördüler. Seyrek saçları ve griye dönen koyu bir bıyığı vardı. Araştırmacılar, her otobüsteki elektronik kart okuyucularını inceledikten sonra, her üçünde de kullanılmış olan bir ücret kartını buldular. Geçiş bir kredi kartıyla satın alınmışsa, fail ile ilişkilendirilebilirdi ama adam parayı nakit olarak ödemişti dolayısıyla tacizci kullandığı kart ile de tespit edilememişti. Transit polisi kendilerini tanıdık bir çıkmazda buldu: Suçun videoya kaydedildiği ancak hiç kimsenin failin kimliğini tespit edemediği bir olay.

Londra'nın sekiz milyondan fazla sakini vardır; Birisi bir şüpheliyi tanımadıkça, kamera görüntüleri etkili bir şekilde işe yaramaz. Müfettişler bıyıklı adamın fotoğraflarını dolaştırdı, ancak kimse kişiyi tanımlayacak bilgiyi veremedi. Polis daha sonra, yakın zaman içinde Londra Metropolitan Polis Teşkilatı tarafından kurulan küçük bir birime ulaştı.

Bu birim, New Scotland Yard'ın 901 numaralı odasında kurulmuştur. Polis, alışılmadık bir yeteneği paylaşan yarım düzine memuru bir araya getirdi: Hepsinin insan yüzlerini tanıma konusunda doğaüstü bir yeteneği vardı. Çoğu polis bölgesinde, yüzleri anımsama konusunda becerikli bir veya iki memur vardır, ancak Met (Metropolitan Polis Servisi olarak bilinir) dünyada özel bir birim oluşturan ilk departmandır. Ekip süper tanıyıcılar olarak adlandırılır ve her üye, süper tanıyıcı olarak tanımlanmak için bilim insanları tarafından yönetilen bir dizi teste tabii tutulmuştur. Süper tanıyıcılar, düşük çözünürlüklü bir görüntüde pikselli bir yüze bakarak, yıllar önce şans eseri karşılaştıkları bir dolandırıcıyı tespit edebilir.

2011'de, Londra'da ayaklanmaların patlak vermesinden sonra çetelere odaklanan bir polis olan Gary Collins, süper tanıyanlardan biri, benzin bombası fırlatan ve arabalara ateş açan genç bir adamın görüntüsünü inceledi. İsyancı yün bir şapka ve kırmızı bir bandana takmış ve bir ninja gibi yüzünün sadece gözlerini açıkta kalacak şekilde kapatarak eylemlere katılmıştı. Ancak adam yıllar önce tutuklanmıştı ve Collins onu karakolda gördüğünü hatırlıyordu, özellikle de gözlerinden hatırlamıştı. İsyancı kundakçılık ve soygundan mahkûm edildi ve şu anda altı yıl hapis cezasına çarptırılıyor. 

Transit polisi, hırsızlık davasını süper tanıyanlara verdiğinde, birimdeki dedektif Çavuş Eliot Porritt soruşturmayı başlattı. Porritt, çocukken babasıyla film izlemeyi severdi ve gördüğü oyuncuları diğer filmlerde gördüğünde hemen teşhis edebildiğini keşfetti. Bir polis memuru olarak - önce Islington'da polis olarak, sonra da bir soygun ekibinde sivil kıyafetlerle çalışırken - sokaklarda yürürken gördüğü tüm yüzleri tanıdığını; saniyeler içinde kim olduklarını, nerede tanıştığını, bu kişilerin daha önce şüpheli olarak tutuklanıp tutuklanmadıkları bilgilerini hatırladığını fark etti.

Met haftada üç kez suç işleyen kimliği belirsiz şüphelilerin video görüntülerini içeren "Kameraya Yakalanmış" adlı çevrimiçi bir bülten yayınlıyor. Pek çok memur bunu görmezden geliyor, ancak Porritt, yüzleri seçme etkinliğini, bir bulmaca çözmek gibi bulduğunu belirtiyor ve bu videoları izleyip kişilerin yüzlerinden kimliklerini teşhis ederek polise bildiriyor. Kısa bir süre sonra ise Porritt’in süper tanıyıcılara katılması istendi. Süper tanıyıcılar grubuna katılan Porritt, otobüs tacizcisini tespit etmek için Kuzey Londra'nın dijital bir haritasında, kartın kullanıldığı her bir otobüs durağına bir ağ kurdurttu. Adamın günde yirmi kadar otobüs yolculuğu yaptığını fark etti. Bazen tek yöne gitti, çıktı, caddeyi geçti ve ters yöne gitti. "O işe gitmiyordu," diyor Porritt, “kurbanları kovalıyordu”. Haritayı inceleyen Porritt, çeşitli rotaları çizdi ve adamın Camden'de yaşadığına dair bir önsezi geliştirdi. Porritt orada büyümüştü ve gidip etrafa sormaya karar verdi. Birime yeni katılan bir subay olan Alison Young'u da katılmaya davet etti. Young, yüz tanıma yeteneğini test etmek için bir dizüstü bilgisayar kullanarak saç veya başka bir ipucu olmadan maske gibi sunulan bir dizi yüzün eşleşmelerini tespit ettiği bir teste tabii tutulmuştu. Test bittiğinde, ikinci en yüksek puanı aldığını öğrenince şaşırmıştı ve süper yüz tanıyıcılar ekibine katıldı. 

Bazı tahminlere göre, Londra'da bir milyon kadar gizli kamera kurulu ve bu da onu gezegendeki en gözetim altındaki metropol yapıyor. Öyle ki, İngiltere Dışişleri Bakanı olmadan önce şehrin belediye başkanı olarak görev yapan Boris Johnson, bir keresinde “Londra sokaklarında yürürken bir film yıldızısınız. Tahmin edebileceğinizden daha fazla kamera tarafından izleniyorsunuz" cümlesini kurmuştu. Porritt, Camden Road tren istasyonunun dışındaki kameraların oradan geçen tacizciyi görüntülemiş olabileceğini düşündü, bu yüzden o ve Young oradaki kamera ofisini ziyaret etti. Porritt ekipmanı incelerken, Young pencereden dışarıya, istasyona girip çıkan çok sayıda yolcuya baktı. Sonra aniden bağırdı, “Aman Tanrım. Bu o!" Young, girişin hemen içindeki bir adama bakıyordu: bıyıklıydı ve gözlük takıyordu. Young "Onu yakalamak için deli gibi koştuk" diye anlatıyor. Yakalanan tacizcinin İlhan Karatepe adlı elli altı yaşındaki bir büro işçisi olduğu ve üç kez cinsel saldırıda bulunduğu ortaya çıktı. Daha sonra tacizci hapis cezasına çarptırıldı. Tacizci İ.K.’nın tek başına toplu taşıma kullanması da yasaklandı. Porritt, “İşte Alison onu fark edene kadar kimsenin tanımlayamayacağı bir adamdı” dedi. “Biz süper yüz tanıyıcılar eşsiziz. Yaptığımız şeyin emsali yok." 

2008'de, Harvard'da Richard Russell adlı bir doktora sonrası öğrencisi, hastaların insan yüzlerini tanıyamadığı bir durum olan prosopagnozi veya "yüz körlüğü" üzerine bir çalışma üzerinde algısal psikologlardan oluşan bir ekiple çalışmaya başladı. Aşırı durumlarda, prosopagnoz sosyal olarak güçten düşüren bir rahatsızlık olabilir: bir anne, kendi bebeğini tanımadığı için yanlış çocuğu gündüz bakımından almaya çalışabilir. Başka bir prosapagnoz kişi kendisini aynada ya da baktığı fotoğraflarda tanıyamaz. Ancak birçok insan yüz körlüğünün daha hafif biçimlerinden muzdariptir ve herhangi bir şekilde anormal olduklarını fark etmeyebilir. Russell, "Yüzleri nasıl tanıdığımız hakkında konuşmakta iyi değiliz" dedi. "Dolayısıyla, diğer insanların bizim gibi olduğunu varsayıyoruz." Yakın zamana kadar, sadece birkaç yüz prosopagnoz üzerinde çalışılmıştı ve bu araştırmadan sinirbilimciler ve algısal psikologlar ikili bir "patolojik" model oluşturmuşlardı: ya normaldin ve yüzleri tanıyabiliyordun ya da yüz körlüğün vardı. Ancak yeni çalışmalar, prosopagnozinin bir felç veya travmatik beyin hasarından kaynaklanabilmesine rağmen, bazen doğumdan itibaren var olan kalıtsal bir durum olduğunu göstermiştir. Aynı zamanda daha önce inanıldığından çok daha yaygın. İnternetin gelişimiyle, yüzleri tanıyamadığı için daha önce izole olmuş bireyler, acı çeken kardeşlerden oluşan bir topluluklar bile var!

Russell, iki psikolog Ken Nakayama ve Brad Duchaine ile iş birliği yaparak, Boston bölgesinde prosopagnozi olduğunu düşünen kişilerin onlara ulaşabileceği adres ve telefonlarını belirten bir haber yayımladı. Araştırmacılar, prosopagnozik olduğuna inanan birçok insandan telefon aldılar. Ama aynı zamanda "tam tersi" olduklarını söyleyen küçük bir gruptan da haber aldılar. Russell, yüz tanımanın sadece var olan veya olmayan bir özellik olduğundan şüphelenmeye başlamıştı. Ya bir spektrumda olsaydı? Russell şöyle düşündü; çoğu insan yüzleri tanımakta oldukça iyiyse ve prosopagnozik bireyler yüz tanımada berbatsa, “üst düzey bazı insanlar” olması gerekmez miydi? Ekip, yüzleri hatırlamakta son derece iyi olduklarını düşünen dört kişiyi inceledi. İlk olarak, araştırmacılar, Alison Young'ın süper yüz tanıyıcılar ekibine girerken katıldığı yüz eşleştirme testinin bir versiyonunu uyguladılar; bu testte katılımcılara, saçları ve diğer görsel ipuçları kırpılmış yüzler arasındaki eşleşmeleri bulması için talimat verildi. Daha sonra “Ünlü Olmadan Önce” adlı ikinci bir test daha uygulandı (araştırmacılar ünlüleri seçtiler çünkü çoğu katılımcıların önceden aşina olacağı yüzlere ihtiyaçları vardı). Çalışmadaki dört katılımcı da son derece iyi performans gösterdi. Prosopagnozların genellikle durumlarıyla nasıl başa çıktıklarına dair garip hikayeleri vardır. Russel ve arkadaşlarının incelediği bu yeni katılımcı grubunun da yelpazenin diğer ucunda olmakla ilgili kendi ilginç hikayeleri vardı. Örneğin, filmlerde sadece ana oyuncuları değil figüranları da tanıyorlardı. Sosyal durumlarda, prosopagnoz kişiler, tanıdıklarını rencide etme riskinden ziyade, genellikle yumuşak bir şekilde gülümser ve daha önce tanıştıkları herkesle karşılaşmış gibi davranırlar. Russell'ın süper yüz tanıyıcıları ise tam ters durumu yaşadıklarını bildirdiler: genellikle daha önce tanıştıklarını bildikleri insanlarla ilk kez tanışıyormuş gibi davranıyorlardı. Ne de olsa, bir partide biriyle tanıştığınızda ve ona yıllar önce kısa bir toplantıda tanıştığınızı ve tanıştığınız koşulların küçük ayrıntılarına kadar hatırladığınızı söylerseniz, mantıklı bir şekilde sizin ürpertici biri veya onu takip eden biri olduğunuz sonucuna varabilirler. Örneğin, katılımcılardan biri, eski bir erkek arkadaşının kendisinden "doğal bir ucube" olarak bahsettiğini söyledi. Russell ve meslektaşları, 2009 yılında Psychonomic Bulletin & Review'da, "Süper Tanıyıcılar: Olağanüstü Yüz Tanıma Yeteneğine Sahip İnsanlar" adlı bir makale yayınladılar ve bu makale, yüz tanıma kapasitesinin "geniş bir dağılımı" olduğu sonucuna vardı. Testlerde, dört süper tanıyıcı ortalamanın üzerinde en az iki standart sapma gerçekleştirdi, bu da "gelişimsel prosopagnoziklerin kötü olduğu kadar süper yüz tanıyıcıların da yüz tanıma ve algılama konusunda bir o kadar iyi oldukları anlamına geliyordu. 

Birimi yaratan Dedektif Başmüfettiş Mick Neville süre gelen yıllarda Londra’da kameraların git gide arttığını belirtmekte. Neville’e göre kamera bolluğu zorlayıcı bir ilkeye dayanıyordu: Yeni gözetleme mimarisi insanları suç işlemekten caydıracaktı. 1994 yılında bir İçişleri Bakanı "Gökyüzünde dost canlısı bir göz var" dedi. "Bunda uğursuz bir şey yok ve masumların korkacak hiçbir şeyi yok." Kameralar suçları kaydetmede açıkça etkiliydi, ancak Neville'i şaşırttı çünkü insanlar hala suç işliyorlardı. Eğer bu kadar çok insan kamera karşısında suç işlemişse, o zaman kameralar pek de caydırıcı olmayacaktı. İnsanların neden risk aldığını merak etti. Kendi kendine, "Bazı insanlar sarhoş veya kafası iyi veya sadece kötüdür" dedi. Ancak pek çok akılcı suçlu, polisin kamera görüntüleriyle pek bir şey yapamayacağı sonucuna vardı.

Neville de kamera görüntülerinin arşivlendiğini ve orada öylece durduğunu fark etti. 2006 yılında kamera görüntülerini taramak ve kimlik tespiti yapmak için özel bir birim kurdu. İlk başta, onları diğer görevlerden ayıran, örneğin belirli bir engele sahip olduğu için olay mahallinde çalışamayacak, şartlara sahip polislere bu kamera görüntülerini izleme görevi verildi. Bir bilgisayar başında oturmak ve saatlerce süren gözetim görüntüleri arasında gezinmek migreni tetikleyen bir iş olabilir; herkese göre bir iş değil.  Büronun başındaki Neville, şaşırtıcı bir dürüstlük ile katıldığı bir konferansta “Kameralar için milyarlarca sterlin harcandı, ancak polisin görüntüleri nasıl kullanacağına dair hiçbir fikir verilmedi. Kameralar çalışmıyor" dedi. The Guardian, Neville'in sözleriyle ilgili bir makale yayınladı ve İngiltere'nin kamera kullanımının "tam bir fiyasko" olduğu yönündeki değerlendirmesini vurguladı. Neville'e göre, birkaç meslektaşı ve amiri birimini kapatmaya çalıştı. "Devam etmek için her türlü ipi çekmem gerekiyordu," dedi. Bu mücadele sırasında Neville, Harvard'ın süper tanıyanlar hakkındaki makalesini duydu. Bazı memurların ve muhbirlerin kimlik tespitinde başarılı olduklarını fark etmiş, ancak farkı her zaman motivasyona bağlamıştı. Peki ya nörolojik bir açıklama varsa? 

Başka bir konferansta Neville, tezi kamera görüntülerinin adli analizine ve yanlış kişi teşhisleri ile ilişkili risklere odaklanan bir psikolog olan Josh Davis ile tanıştı. Dedektif ve bilim adamı, özellikle kimlik tespitinde başarılı olan Met görevlilerini yüz tanıma testlerine tabi tutarak işbirliği yapmaya karar verdiler. Neville, "Prozopagnoziyi biliyordum, ancak ölçeğin diğer ucunda kimsenin olduğunu bilmiyordum" dedi. 

Artık Londra'da bir suç işlendiğinde polis, kameralarda herhangi bir şüphelinin yakalanıp yakalanmadığını kontrol eder.  Bir memur, görüntüyü tarar ve Met'teki merkezi bir veri tabanına yüklenen failin ekran görüntüsünü seçer. Şu anda veritabanında, her biri kendi altı basamaklı koduna sahip yüz binden fazla kimliği belirsiz şüpheli görüntüsü var. Süper tanıyıcılar, tutuklanan kişilerin sabıka fotoğraflarını içeren bir veri tabanıyla görüntüleri düzenli olarak çapraz referanslar. 

2012'de Neville, süper tanıyanları belirlemek için psikolog Josh Davis ile çalışmaya başladı. Davis'in testlerinde başarılı olan memurlar, zaman zaman kimlik tespiti yapmaları için çağrıldı. Çaba o kadar başarılı oldu ki, geçen yıl Neville özel birimi oluşturmak için izin aldı. Bir süper tanıyan bir kimlik belirlediğinde, onu ikinci bir süper tanıyıcının (genellikle Eliot Porritt) bağımsız bir karar verdiği "meslektaş değerlendirmesi" için sunuyordu. Porritt, birkaç katta çalışan özlü bir çavuş olan Jim Bullock'tan meslektaş incelemesi talep etme eğilimindeydi. 

Yüz tanımanın bir tuhaflığı, bebeklikten itibaren, en sık maruz kaldığımız etnik kökene ait yüzleri tanımada daha iyi olma eğiliminde olmamızdır: beyaz insanlar genellikle beyaz yüzleri tanımada daha iyidir, siyahlar siyah yüzleri tanımada daha iyi olma eğilimindedir. Bu noktada, süper tanıyıcı birim yalnızca beyaz memurlardan oluşma sorunu ile karşı karşıya kalmıştı. Birim dışında çalışan süper tanıyanlardan biri, Charing Cross Polis Karakolu'nda gardiyan olan İdris Bada'dır. Siyahi olan Bada, her gün elli kadar yeni suçluyu teşhis ediyor. Beyni, Londra'nın yeraltı suç dünyasının resimli bir atlası gibi. Bir keresinde bir hücreye baktı ve otuz yıl önce ilkokuluna giden bir mahkûmu tanıdı.

Kişileri tanımada kullandığımız pek çok farklı ipucu vardır. Kişilerin giyimleri, yürüyüşleri, davranış tarzları onları tanımamızı sağlar. Video ile bir yüzü birden çok açıdan görebilir, birinin yürüyüşünü gözlemleyebilir ve ışığın hilelerinden kaçınabilirsiniz. Neville'in birimi yönetmesine yardım eden bir subay olan Paul Smith, bana bir gün birinin ona evinden çok uzakta olmayan bir suçun resmini gösterdiğini söyledi: bir çocuk bir benzin istasyonundan bir yardım kutusu çalmıştı. Smith fotoğrafı gördüğünde çok şaşırmıştı. Üvey oğluydu. Smith'in üvey oğlu otistiktir ve bir bakıcıya bağımlıdır, ancak oradaydı: aynı ceket, aynı duruş, ellerini cebine sokma şekli. Meslektaşlarına bir şey söylemeden önce orijinal videoyu kontrol etmeye karar verdi. Verdiği karar yanlıştı. Gördüğü kişinin oğlu olmadığını fark etti. "Resme baktığımda oydu," dedi. Ama hareket ettiğinde değildi.

Bir süper tanıyıcı olmak yorucu olabilir: bu gizemli yetenek için kapatma düğmesi yoktur. Arkadaşlarıyla birlikte kasabada bulunan bir süper tanıyan için, olağanüstü bir arama emri olan birini fark ettikten sonra kaçması alışılmadık bir durum değildir. Birime katılmadan önce, hipster sakallı genç bir dedektif olan James Rabbett, bir yılda iki yüz tutuklama yaptığı için bir ödül kazandı. Kendinden emin bir tavır sergileyen Rabbett, birimin standartlarına göre bile istisnai yüz tanıma becerisi sergiliyor. Ekibe tam zamanlı olarak katıldığından beri, altı ay önce, yaklaşık altı yüz kimlik tespit ettiğini söyledi. Rabbett bazen görev dışında iken haftada beş kadar tutuklama yapıyor. Bu, sosyal yaşamı için güzel bir şey değil fakat başarı istatistiklerini yükseltmek için harika.

Doğumdan günler sonra bir bebek, annesinin yüzünü diğer kadınlardan ayırt edebilir. Bebekler, bir yüz taslağıyla diğer görüntülere göre daha uzun sürece meşgul olurlar. İnsan yüzleri temel kompozisyonları açısından oldukça benzer olsa da çoğumuz aralarında zahmetsizce ayrım yapabiliriz. Yüz, sosyal bilginin bir kodeksidir: bize genellikle bir bakışta birinin yaşını, cinsiyetini, ırksal geçmişini, ruh halini söyleyebilir. Araştırmacılar, fMRI taramalarını kullanarak, beynin belirli bölgelerinin yüzleri işlemek için donanımla donatıldığını keşfettiler. İnsan beyni genellikle dijital algoritmalardan daha az güvenilirdir, ancak yüz tanımada herhangi bir bilgisayar yazılımından çok daha üstündür.

Mick Neville, ona otomatik yüz tanımayı sorduğumda, "Bu saçmalık," dedi. Ortalama bir insan bir aile üyesini arkadan tanıyabilir. "Hiçbir bilgisayar bunu yapamaz." Yüz tanıma teknolojisini geliştiren FST Biometrics'in kurucularından Shahar Belkin 2014 yılında The Verge'ye “insana yakın” yetenekleri sunmayı vaat eden herhangi bir firmanın yalan söylediğini söyledi. "Bir insan beyni ile bilgisayar arasındaki fark çok büyük" dedi. 2011 Londra ayaklanmalarından sonra Met, iki yüz bin saatlik kamera görüntüsü topladı. Bilgisayarlı yüz tanıma sistemleri 1 isyancı tespit etti. Süper tanıyıcı Gary Collins, yüz doksan kişiyi tanımladı. Bilgisayarlar yüzleri tespit etmede harika olmayabilir, ancak logo tanıma algoritmaları çok etkilidir. Ve birçok suçlunun sadece aynı suçları defalarca işlemediği ortaya çıktı; onlar da aynı kıyafetleri giyiyorlar. (Süper tanıyanlar bunu çok komik bulurlar ve "suç kıyafetleri" hakkında şaka yaparlar.) Kameralar, aynı Everlast kazağını giyen birkaç hırsız yakaladı ve bu, onun içinde giydiği elbiseyle mükemmel bir eşleşme olan kişinin tutuklanmasına vesile oldu.

Süper tanıyanlar tarafından tanımlanan beş kişiden dördü, "alışılmış" suçları tekrarlayan kişilerdir. Öyle ki, büronun bir duvarında, aynı suçu defalarca işleyen ancak henüz isimleri belirlenmemiş kişilerin küçük resimlerinin yer aldığı bir liste de bulunuyor. Böylece bağlantılı bir dizi görüntü bulunduğunda ve ardından failin kimliğini tespit edebilirse, aynı anda bir düzine vaka da çözülmüş oluyor.

Terörle mücadele, yüz tanıma yeteneğine sahip kişilerin bir fark yaratabileceği bir alandır. 2013 yılında, Boston Maratonu bombalamasının ardından yetkililer, patlamadan önce yüzlerini yakalayan kamera görüntülerini kullanarak iki bombardıman uçağını belirlemek için yarıştı. FBI, görüntüleri halka açıklayarak sorunu kitle kaynaklı hale getirdi. FBI'da bir süper tanıyan ekibine sahip olmak, sadece kimlik tespitinde değil, aynı zamanda yanlış kimliklere karşı korunmada da faydalı olabilir. Süper tanıyıcılar, havaalanı güvenliğini de artırabilir. 2014 yılında Avustralya'nın Sidney kentindeki araştırmacılar, pasaport çıkaran yetkililer üzerinde bir araştırma yaptı. Gönüllüler başkalarının fotoğraflarını içeren pasaport başvuruları sunduklarında, yetkililer gösterilen yanlış fotoğrafların yüzde on dördünde bu tutarsızlığı fark etmedi. Bu endişe verici istatistiği umursamaz dikkatsizliğe bağlayabiliriz. Yine de pasaport memurlarını işe alma sistemi, muhtemelen, başvuranların yüzleri tanımada esasen eşit beceriye sahip oldukları şeklindeki hatalı öngörüye dayanmaktadır. Yakın zamanda yapılan araştırmalara göre, ABD nüfusunun yüzde ikisine kadarı prosopagnoziden muzdarip olabilir ve sekiz milyona kadar vatandaş daha orta derecede bir yüz tanıma engeline sahip olabilir.

Şu anda Gettysburg Koleji'nde bulunan psikolog Richard Russell, Amerikan havaalanlarındaki bazı pasaport görevlilerinin prosopagnozi olmasının istatistiksel olarak kaçınılmaz olduğuna inanıyor. Onlarca yıldır, gençler, ödünç aldıkları kimlikleri ve komik şüpheli fotoğrafları kullanarak barlara giriyorlar. Ya uçağa binerken sahte pasaport kullanmak için gereken tek şey buysa? Süper tanıyanlarla konuşurken, kendimi Alison Young gibi birinin havaalanına yerleştirilmesini isterken buldum. Yüz eşleştirme içeren bir işe başvuran kişiden, bir binadaki bir muhafızdan nükleer santralin dışındaki bir nöbetçiye kadar her çalışanın Cambridge Yüz Belleği Testine girmesi gerekmez mi? Süper tanıyanlar üzerinde çalışan Josh Davis ve diğer akademisyenler, süper tanıyıcılığın prosopagnozi kadar yaygın olabileceğine inanıyorlar, bu da elli kişiden birinin özellikle bu tür işlere çok uygun bir beyni olduğu anlamına geliyor.

Neville, "adli tıpta üçüncü devrim" olarak adlandırdığı şeyin zirvesinde olduğumuza inanıyor. O, parmak izleri ve DNA'da olduğu gibi, kamera görüntülerinin süper tanıyıcılar tarafından analiz edilmesinin adli tıp olarak kabul edilmesini ve hak ettiği saygıyı ve kaynakları göstermesini bekliyor. Neville’in bildirdiğine göre yılda yaklaşık iki bin vaka parmak izleriyle ve iki bin vaka da DNA ile çözülüyor. Oysa kamera görüntüleri kullanılarak bir yılda yirmi bin suç çözüldü ve bu diğer yöntemlerden yaklaşık on kat daha ucuz.

Ancak unutulmaması gereken bir nokta da bulunmaktadır. Süper yüz tanıyıcıların teşhisi bu kişileri direkt olarak hapise göndermez. Süper tanıyıcı Porritt, şüphelilerin yalnızca kimlikleri nedeniyle çok nadiren hapse girdiklerini vurgulamakta. "Şüphelileri tespit ederek yaptığımız şey, soruşturmanın yönlendirilmesine yardımcı olmaktır."

Temmuz ayında, Georgia, Savannah'da bir polis, bir araba yolunda Patrick Mumford adlı genç bir Afrikalı-Amerikalı ile karşılaştı ve polisin tutuklama emri olan başka bir adam olan Michael Clay olduğuna dair yanlış inancıyla ona defalarca kez tacizde bulundu. Memur, hatasını fark ettikten sonra "Çok benziyorlar” dedi. Aslında, Clay ve Mumford birbirine benzemiyor. Subay bu hatayı ırkçı olduğu için veya kötü eğitildiği için yapmış olabilir ya da beyaz bir adam olarak beyaz yüzleri tanımakta siyahi olanlardan daha iyidir. Ancak yüz tanıma spektrumunun neresine düştüğünü bilmek faydalı olmaz mıydı? Yüzleri tanımada bariz bir şekilde beceriksizse, halk onun hala sokakta silahla konuşlandırılıp konuşlandırılmayacağını merak edebilir.

Programının kolayca uyarlanabilen bir diğer unsuru, memurların yüz tanıma becerilerini test etmektir. Camdan bakarken otobüs tacizcisini teşhis eden Alison Young örneğin. Sınava girmemiş olsaydı, nadir yeteneğinden hiçbir şey duymadan eski ritminde çalışıyor olabilirdi. Neville, "Dünyanın en iyi futbolcusu olabilirsiniz, ancak topu elinize almazsanız asla bilemezsiniz" dedi.

Florida'daki St. Petersburg polis departmanı, kısa bir süre önce, memurlarının yüz tanıma yeteneklerini test etmek için Dartmouth ve Harvard'daki psikologlarla birlikte çalıştığını duyurdu. Diğer departmanların da takip etmesi muhtemeldir. Neville, Polislikte bir devrime işaret edebilecek insan zihninin gizemini çözdüğünü hissediyor aynı zamanda yüz tanıma algoritmalarına ve yapay zekaya daha çok güvenen kişilerin inançlarını sorguluyor. "İnsanlar, insanların bir makineden daha iyi olabileceğine inanmak istemiyor ve içinde yaşadığımız bu kötü dünyada üzücü gerçek, insanların bir insana para ödemek istememeleridir. Bir makine almak istiyorlar fakat bazı konularda insanlar makinalardan çok daha iyi olabilir!"

 

Kaynakça

Haberin orijinali için tıklayınız.

Keefe, P., Collins, L., Liebling, A., & Sacks, O. (2015, August 15). The Detectives Who Never Forget a Face. Retrieved October 15, 2020, from https://www.newyorker.com/magazine/2016/08/22/londons-super-recognizer-police-force

 


Ege Üniversitesi

EGE ÜNİVERSİTESİ