Çerez Örnek
Yüzlerden Yoksun Bebek Maymunlar

 

Yüzler ve yüzlerin sağladığı sosyal ipuçları insanların günlük yaşamında önemli bir rol oynamaktadır (Hu ve ark., 2017). Yüz algısını açıklamaya dair farklı yaklaşımlar bulunmaktadır. Yüzlerin algılanması ve tanımlanmasının doğuştan gelme ve evrimsel bir süreçte oluşmuş bilişsel bir sistem olduğunu iddia eden bir grup araştırmacılar ile yüzlerin tanımlanmasının çocuklukta gelişen görsel bir mekanizma ile oluştuğunu iddia eden araştırmacılar arasında da süregelen bir tartışma bulunmaktadır (McKone ve Robbins, 2011). Morton ve Johnson (1991) yüzün yapısal formunun doğuştan bir temsili olduğunu iddia etmiştir ve yüze özgü nöral temsiller ise bu bulguyu destekler niteliktedir (Kanwisher ve ark., 1997). Weigelt ve ark. (2014) erken yaştaki yüz gelişiminin algısal ancak ileri yaştaki yüz gelişiminin ise yüz belleği üzerinde olduğunu göstermişlerdir. Doğuştan yüz algısı hipotezinin en büyük desteği ise bütünsel yüz algısı paradigmalarından gelmektedir. Her iki görüş için destek, çeşitli gelişimsel çalışmalarda bulunur. İnsan bebeklerinin, deneyimden bağımsız yetenekler öne sürerek yüz benzeri uyaranlara yönelik görsel tercihler sergiledikleri görülmektedir. Bununla birlikte, yaşamın ilk aylarında konjenital kataraktı olan hastaların, sadece küçük farklılık gösteren yüzleri ayırt etmede ciddi şekilde bozulduğu saptanmıştır, bu da erken yaşantının önemini göstermektedir.

fotoğraf, kişi, iç mekan, farklı içeren bir resim

Açıklama otomatik olarak oluşturuldu

Yüzleri algılama becerisinin çevrenin etkisi ile gelişip gelişmediği, yüzlere hiç maruz kalmamış bir grup ile yüzlere maruz kalarak yetişen bir grubun yüz algılama yeteneklerini karşılaştırarak da bilimsel bir şekilde test edilebilir. Ancak yüzlere hiç maruz kalmamış yetişkin bireylere ulaşmak oldukça zor ve belki de imkansızdır. Yeni doğan bebekler ile böyle bir desende çalışmak ise etik değildir. Dolayısıyla bu gibi deney desenlerinde hayvan katılımcılar kullanılabilir.  Araştırmacı Yoichi Sugita’nın da yaptığı tam olarak buydu. 

Sugita’nın çalışmasında yüz tanıma sürecini daha iyi anlamak için bebek maymunlar, yüzlere veya yüz benzeri uyaranlara maruz kalmadan yetiştirildi. Maymunlar doğumdan hemen sonra annelerinden ayrıldı ve bakıcılar tarafından ayrı ayrı yetiştirildi. Bebek maymunlar için zengin bir görsel ortam sağlamak için, yetiştirildikleri oda birçok taklit çiçek ve birçok renkli oyuncakla süslendi. Bununla birlikte, bebek maymunların herhangi bir yüz veya yüz benzeri uyaran görmesi engellendi. Bakıcılar, maymunlarla etkileşime girdiklerinde yüz maskeleri taktılar (Şekil 1). Yüzleri görmeden geçirdikleri yoksunluk dönemi dört maymun için 6 ay, diğer dört maymun için 12 ay ve son iki maymun için 24 aydı. Maymunların yüz işleme yetenekleri yoksunluk döneminden bir hafta önce, bir ay sonra ve bir yıl sonra test edildi. Yüzlerden yoksun bırakılan maymunlar, yoksunluk süreci bittikten sonra 1 ay boyunca ya maymun yüzü ya da insan yüzüne maruz bırakıldılar.

Yoksunluk döneminden önce bebek maymunlar daha önce hiç yüz görmemiş olsalar bile yüz uyaranları için dikkate değer yüz algılama yetenekleri gösterdiler. Daha önce gösterilen her türden yüz uyaranı -hem maymun hem de insan yüzlerinin- fotoğrafları için bir tercih sergilediler. Bu da yüz tanımanın erken gelişimine dair bir kanıt olarak ele alınabilir. Ancak yoksun bırakıldıktan sonra maymunların yüzler için yaptıklarını tercihlerin değiştiği görülmüştür. İnsan veya maymun yüzlerine maruz kaldıktan sonra, bebek maymunların yüz işleme yetenekleri büyük ölçüde değişmiştir. Maymunlar, maruz kaldıkları yüz türlerini tercih etmeye başlamışlardır. Dahası, maruz kalan yüz türlerini seçici olarak ayırt edebildikleri görülmüştür. Bu sonuçlar, yüzler için görülen "diğer ırk etkisi" (Kelly ve ark., 2007) ve "diğer türler etkisi"nin bebeklik döneminde prototipik yüz çevresine sık sık maruz kalmasından kaynaklanabileceğini göstermektedir. 

Sonuç olarak, bulgular yüzleri algılamaya yönelik doğuştan bir tercihimizin bulunmasıyla beraber hangi yüzleri algılayacağımıza dair bir tercihin çevresel uyaranlarla şekillendiğine ve yüz algısının gelişimi için hassas bir dönemin varlığına işaret etmektedir.

 

Okuma önerileri:

Hu, S., Xiong, J., Fu, P., Qiao, L., Tan, J., Jin, L., & Tang, K. (2017). Signatures of personality on dense 3D facial images. Scientific reports7(1), 1-10.

Kanwisher, N., Mcdermott, J., and Chun, M.M. (1997). The fusiform face area: A modüle in human extrastriate cortex specialized for face perception. Journal of Neuroscience, 17, 4302–4311.

Kelly, D. J., Quinn, P. C., Slater, A. M., Lee, K., Ge, L., & Pascalis, O. (2007). The other-race effect develops during infancy: Evidence of perceptual narrowing. Psychological Science18(12), 1084-1089.

Sugita, Y. (2008). Face perception in monkeys reared with no exposure to faces. Proceedings of the National Academy of Sciences105(1), 394-398.

 

 


Ege Üniversitesi

EGE ÜNİVERSİTESİ